Birlikte yuruyelim....
Yaylalarda....
Zirvelerde....
Cicekler icinde....
Geçmiş Faaliyetler

İstanbul'u Arşınladık

(0 oy)
on 21/11/2016
  • cArleone

Bu sene 33'üncüsü koşulan uluslararası AVRASYA maratonuna, Gebze'lilere doğa sporları yapma fırsatı sunan Gebze Doğa Sporları Kulübü (GEDOSK)'ne üye arkadaşlarımız da katılmış ve başarıyla tamamlamıştır.

Avrasya Maratonu olarak anılan bu şölen maraton (42,195 metre), 15 km ve 8 km mesafelerde olmak üzere toplam 3 kategoride yol yarışı olarak yapılmaktadır. Bu yarış özellikle Türkiye’de yapılan en önemli yol yarışı olup, özellikle maraton mesafesinde koşmayı hedefleyen sporcular, bir önceki Avrasya Maratonu’ndan itibaren bir senelik yorucu bir antrenman programını titizlikle uygulayıp çalışırlar. 15 km yol yarışına katılanlar da maratoncular kadar olmasa dahi iyi bir antrenman yapmak zorundadırlar.

GEDOSK üyesi; Faruk DEĞİRMENCİ ve Fedai KÜRTÜL maraton, Sabri HERİS, Ercan KÜLAHLI, Adem GÜNDÜZ, Hüseyin YUMRUTAŞ ve İbrahim AKTAN ise 15 km mesafe yol yarışına katılmışlardır.

Koşu günü sabah 07.00’de Çayırova’da toplanılarak hususi araçlarla  Harem’e gidilmiş ve orada araçlar park edildikten sonra kiralanan  minibüs ile Boğaziçi Köprüsü’nün ayağına kadar gidilmiştir. Çantalar, organizasyon tarafından temin edilen araçlara teslim edildilmiş,daha  sonra yapılan ısınma koşusu ve hareketlerinin ardından  köprü gişelerinin 300 m yukarısında start tabancasının Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından ateşlenmesi beklenmiştir.

 

Koşu günü hava tahminlerinden de öğrenildiği gibi çok sert ve yağmurlu bir hava ile karşılaşılmış ve atletler yarış esnasında soğuk ve yağmurdan ziyade rüzgar ve zeminde oluşan su birikintilerinden olumsuz yönde etkilenmiştir.

 

Start işareti ile birlikte atletlerin omuz omuza yaptığı koşu köprünün ortasına gelinince daha rahat bir şekilde devam etti. Köprünün üzerinde kuzey yönünde gelen kuvvetli rüzgar yarış yeni başladığı ve yorgunluk olmadığı için fazla hissedilmedi. Köprüden koşarken sol tarafımızda finiş çizgisinin bulunduğu Ayasofya ve Sultanahmet Camiilerinin minareleri görüldü ve bu mesafe (15 km’ciler için) bizlere o kadar ulaşılmaz geldi. Halbuki maratoncular o mesafeye ek olarak 27 km daha koşacaklardı. Yarışın ilk tırmanışı köprünün Avrupa yakasından başlayıp, Beşiktaş ayrımı üzerinden Yıldız’a kadarki bölümdü. Atletler bu bölümde neşe içinde espriler yapıyor ve bağırıp çağırıyorlardı, özellikle köprü altlarından geçerken yapılan bu yaygara kulakları sağır edecek düzeydeydi. Barbaros bulvarına kavuşulduktan sonra iniş başladı ve herkesin hızı otomatik olarak arttı. Birkaç yüz metre ilerde 5 km geçiş çip okuma alanından geçildi. Daha sonra Beşiktaş’a inildiğinde yolu karşıdan karşıya geçmek isteyen sabırsız yayalarla polisler arasında bir küçük gerginlik oluştu ve bir grup yaya karşıya geçerken atletlerin yavaşlamasına veya yön değiştirmesine sebep oldular. Bu arada koşanları desteklemek için yol kenarında alkış tutan seyirciler ilk olarak Barbaros Bulvarı’nda görüldü.

 

Beşiktaş’tan itibaren Gülhane Parkı’nın Sarayburnu girişine kadar olan kısım inişi ve tırmanışı olmayan dümdüz bir parkurdu fakat parkurdaki en fazla su birikintisi de bu kesimde olduğundan zeminin düz olmasının getirdiği avantaj kaybolmaya başladı. Kabataş’tan geçerken sahildeki yolcu motorları düdüklerini çalarak bizlere destek veriyorlardı. Salıpazarı, Tophane ve Karaköy’den geçtikten sonra, tarihi yarımada manzarası ve köprü üzerinde sağlı sollu balık tutanlarla bu 15 km’lik parkurun görsel olarak en güzel kısım olan Galata Köprüsü’ne gelindi. Galata Köprüsü üzerinde konumlanacağını önceden bizlere bildiren ve çektiği fotoğraflarla en önemli ÇAGET üyesi olarak nam salan Sn. Abdülkadir YEŞİLYURT’u arıyordu gözlerimiz. Çünkü en iyi pozu vermek istiyorduk. Neyse, pozlarımızı verip görevimizi yerine getirdikten sonra Unkapanı istikametine döndük. Aman Allahım o da ne!. Sahildeki bir balık–ekmek teknesinden mükemmel ötesi bir koku geldi benim ve çevremdekilerin burnuna ve bu olay bir insanın balık yeme isteğinin en düşük olduğu sabah saatinde (10.00) başımıza geldi, ağlar mısın güler misin? Hepimiz de ağız birliği etmişcesine yarışa bir mola verelim de şuracık da bir balık ekmek yiyelim dedik ve maalesef sporcu disiplinimize acıyla gülümseyerek ve bu ziyafeti yarış sonrasına erteleyerek koşmaya devam ettik. Birkaç yüz metre ileride 10 km geçiş çip okuma alanından geçildi. Bu çok güzel bir durumdu, çünkü arkamızda yarışın 2/3’lük mesafesi geçilmiş ve sadece 5 km kalmıştı lakin bacaklarımızın muhtelif kısımlarında ufak ufak ağrılar ve yorgunluk da hissedilmeye başlanmıştı. Unkapanı alt geçişi sonrası Kadir Has Üniversitesi’nin önünden maratoncular Eyüp istikametine doğru giderlerken biz 15 km koşanlar ise Eminönü istikameti için bir U–dönüşü yaptık. Tabii dualarımız maratonculara idi çünkü önlerinde koşulacak bir 30–31 km’leri daha vardı.

 

Bu arada yağmur tekrar artmış ve su birikintileri bizleri zorlamaya başlamıştı. Hava soğuk ve yağmurlu olduğu için yol kenarlarında kurulan su istasyonlarına çok da fazla ihtiyaç  duyulmuyordu.  Sirkeci tramvay yolundan geçildikten sonra parkurun 2. ve en yorucu tırmanışı başladı. Burası yaklaşık 1,5 km’lik bir çıkış idi ve Gülhane girişinden itibaren finiş noktasına kadar parke taş ve beton üzerinde koşuldu. Gülhane’deki ulu ağaçlar eğer hava güneşli olsaydı çok makbule geçerdi amma bu hava şartlarında sadece görsel zevkimizi tatmin etti. O kadar. Bu arada Nazım’ın sevgilisiyle randevulaştığı “Ceviz Ağacını” aradı gözlerim ama bulamadım!. Parkın çıkışından itibaren sağlı sollu konumlanmış turistler bizlere sürekli ve içten bir biçimde destek veriyorlardı (kendilerine teşekkür edelim) ama tramvay yolu son metreler olduğu için bitmek bilmiyordu. Sultanahmet Meydanı’na (Hipodrom) çıkıldığında iyice küçülen adımlarla ve fakat dünyayı fethetmiş bir insanın mutlu ruh haliyle finiş çizgisine varıldı. Hiç öyle yerlere kapaklanmak ve kurulan masaj çadırlarına girmek ihtiyacı hissedilmedi. Ama içinde enerji verici meyva suyu, muz ve çikolatanın da olduğu poşetin içindekileri bir iki dakikada bitirdik. Bunların tadının bu kadar güzel olduğunu hiç fark etmemiş idik. Fakat daha sonra bu güzel günün en kötü sürprizini yaşadık. Çünkü Sultanahmet meydanında buz gibi bir havada, yağmur altında ve sırılsıklam terler içinde çantalarımızı otobüslerden 30–45 dakikada ancak alabildik. Bu arada üşümemek için dans ediyorduk lakin müziğimiz yok idi. 

 

Neyse, çantalarımızı aldıktan sonra, herkes gibi meydanda üstlerimizi giydik ve arkadaşlarımızla maraton koşanlara finiş bölgesinde içten desteklerimizi sunduk, çünkü bu desteklerin koşanlar için çok önemli olduğunu biliyor idik. Tüm biz GEDOSK üyesi koşucular maraton ve 15 km yol yarışlarını başarılı bir biçimde ve sakatlanmadan tamamladık ve bu durum hepimizi çok mutlu etti ve de üyesi olduğumuz GEDOSK’un ana hedefleri ile de uyumlu idi. GEDOSK’tan bazı arkadaşlarla yarış sonrası stres atmak ve değerlendirmelerde bulunmak üzere bir restauranta oturduk. Orada da neşeli dakikalar geçirdik. Sonra balık–ekmek yemek ve Harem’e dönmek için Eminönü’ne gittik, ama hava çok soğuk idi ve balıkçılar da uzakta olduğundan bir an önce gemiye binmeye karar verdik. Harem’de otoparka gelince güzel ve başarılı geçen bir günün ardından artık vedalaşma ve evlere gitme anı gelmiş idi.

 

Bu arada GEDOSK başkanı Sn. Hasan BOYACI, GEDOSK üyesi koşuculara destek vermek ve toplu resimlerini çekmek için yarış sabahı başlama noktasına gelmeyi lütfettiler. Fakat zaman darlığından dolayı sadece Fedai KÜRTÜL ve Faruk DEĞİRMENCİ ile resim çektirebildiler. Biz diğer koşucular ise ters giden bazı şeylerden dolayı maalesef bu gruba katılamadık, fakat telefonda başkanın kendisinden ihtiyaç duyduğumuz başarı dileklerini aldık, morallendik.

 

İstanbul’da trafiğin, gürültünün, karmaşanın ve eksozt dumanının en yoğun olduğu bölgelerde ses, seda çıkmıyordu ama burası hayalet bir şehir değildi çünkü hedeflerine koşan insanlar şehrin canlılığına bir başka boyut katıyordu.

 

Kısaca 16 Ekim 2011 koşmaktan zevk alan herkes için “Özel Bir Gün” idi.

 

 

Aşağıdaki derecelerden de anlaşılacağı gibi yarış öncesinde bana verilen görev en arkadan gelip arkadaşlarımızın bir talihsizlikle karşılaşmaları durumunda olaya müdahale etmek idi J

 

Maraton ve 15 km koşan GEDOSK Üyeleri ve Dereceleri:

 

Maraton:      

Faruk Değirmenci 3:25:15    

Fedai Kürtül 3:50:00

 

15 km:                      

Adem Gündüz 1:17:52                     

Hüseyin Yumrutaş 1:23:35

Sabri Heriş 1:30:50               

Ercan Külahlı 1:31:09

İbrahim Aktan 1:33:07

 

  

  

Son Düzenlenme Salı, 27 Aralık 2016 13:32